İslam Medeniyetinin Bilime Katkıları: Matematikten Astronomiye

Bilim tarihinde İslam medeniyeti ve katkıları

İslam medeniyeti, bilimsel düşüncenin şekillenmesinde tarih boyunca derin izler bırakmıştır. Bu yazıda, İslam dünyasının bilime katkılarını kapsamlı bir şekilde ele alacağız. İslam’ın bilime yaklaşımını, İslam dünyasındaki bilimsel gelişmelerin ana kaynaklarını ve farklı alanlardaki spesifik katkıları detaylandırarak inceleyeceğiz. Ayrıca, bu bilimsel birikimin Batı’ya nasıl aktarıldığını ve dünya bilim tarihine olan etkilerini de irdeleyeceğiz. Son olarak, bu katkıların insanlık için ne ifade ettiğini değerlendirerek İslam’ın bilim tarihindeki yerine dair genel bir bakış sunacağız.

İslam’ın Bilime Yaklaşımı: Tevhid ve İlim Anlayışı

Tevhid Anlayışının Bilimsel Düşünceye Etkisi

Tevhid, İslam’ın temel inancı olarak Allah’ın birliğini ifade eder. Bu inanç, evrendeki düzenin, doğa yasalarının ve tüm yaratılmışların bir bütünlük içinde anlaşılmasını sağlar. Müslüman bilim insanları, tevhid anlayışı ile doğayı Allah’ın yarattığı bir kitap gibi görmüş ve bu kitabı okuyarak ilahi hikmetlere ulaşmayı hedeflemiştir.

Kur’an’daki şu ayet, tevhid inancıyla bağlantılı bilimsel düşüncenin temelini açıklar:

“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde akıl sahipleri için ayetler vardır.” (Ali İmran Suresi, 190)

Bu ayet, doğadaki düzenin incelenmesini, Allah’ın kudretinin anlaşılması için bir yol olarak gösterir.


Kur’an ve Sünnetin Bilimsel Araştırmayı Teşviki

Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in (SAV) sünneti, bilimsel düşünceyi ve araştırmayı sürekli teşvik etmiştir. Kur’an’daki birçok ayet, insanları düşünmeye, gözlem yapmaya ve öğrenmeye davet eder:

  • Doğayı Gözlemleme:
    Kur’an, insanlara göklerin, yerin, bitkilerin ve canlıların yaratılışını incelemelerini öğütler.

“Develerin nasıl yaratıldığına bakmazlar mı?” (Gaşiye Suresi, 17)

  • Bilginin Önemi:
    Bilimsel araştırmaların temeli olan bilgi, İslam’da kutsal bir değer taşır. Hz. Muhammed, (SAV) “İlim öğrenmek, kadın-erkek her Müslüman üzerine farzdır.” buyurarak bu önemi vurgulamıştır.

İlim Kavramı ve İslam’da Bilimsel Düşüncenin Yeri

İslam’da “ilim” sadece dini bilgilerle sınırlı değildir. Doğa bilimleri, matematik, astronomi ve tıp gibi alanlar da ilim kapsamına girer. Bu geniş anlayış, İslam medeniyetinin altın çağında bilimsel çalışmaların çeşitlenmesini sağlamıştır.

  • Allah’ın İsimlerini Tanıma Aracı Olarak İlim:
    Allah’ın 99 ismi (Esmaü’l-Hüsna) arasında Alim (Her şeyi Bilen) ve Hakim (Hikmet Sahibi) isimleri, bilimsel çabaların temel hedefi olan bilgelik ve hakikati anlamayı teşvik eder.
  • Amel ve İlim İlişkisi:
    İslam, bilginin pratik hayatta kullanılmasını öğütler. Sadece bilmek yeterli değildir; bu bilgi, insanlığa fayda sağlayacak şekilde kullanılmalıdır.

İslam’ın Bilim ve Akıl İlişkisine Bakışı

İslam, aklı yaratılışın ve vahyin anlaşılmasında önemli bir araç olarak görür. İslam âlimleri, akıl ve vahyin birbiriyle çelişmeyeceği görüşünü benimsemiş ve bu anlayışla bilimsel araştırmalara yönelmiştir.

Akıl ve İman Dengesi:
Fahreddin Razi, İbn Rüşd ve İmam Gazali gibi âlimler, akıl ve iman arasındaki dengeyi kurarak bilimsel düşüncenin temellerini atmışlardır. Bu âlimler, İslam medeniyetinde tefekkür ve araştırma ruhunun öncüsü olmuşlardır. Onların çalışmaları, yalnızca dinî konularla sınırlı kalmamış, aynı zamanda doğa bilimlerini anlamak ve geliştirmek için aklın rehberliğine başvurmuşlardır.

Bu üç büyük âlim, farklı perspektiflerden hareket etseler de ortak bir hedefe yönelmişlerdir: evreni ve insanı anlamak için aklı, vahyin ışığında kullanmak. Onların bu anlayışı, İslam dünyasında bilimsel gelişmelerin temelini oluşturmuş, aynı zamanda Avrupa’daki bilimsel düşüncenin şekillenmesine de önemli katkılar sağlamıştır. Akıl ve iman arasındaki bu denge, modern bilim ve maneviyat arasında köprü kurmak için bugün dahi ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.

İçtihat Kapısı:
Bilimsel ilerleme, İslam dünyasında içtihat kapısının açık olmasıyla kolaylaşmıştır. Bu, her yeni durumu ve gelişmeyi Kur’an ve sünnete uygun şekilde değerlendirmenin bir yoludur.


Doğa ve Kainatın İslam’da Anlamı

İslam’da doğa ve evren, Allah’ın ayetlerini barındıran birer kitap olarak görülür. Doğa olaylarının incelenmesi, Allah’ın büyüklüğünü ve hikmetini daha iyi anlamaya hizmet eder.

  • Tefekkür İbadeti:
    Doğa üzerine düşünmek, tefekkür ibadeti olarak değerlendirilir. Bu ibadet, bilimsel araştırmalar için de ilham kaynağıdır.
  • Kainat ve İnsan Arasındaki İlişki:
    İslam’a göre insan, kainatın halifesidir. Bu, doğayı anlamayı, ona zarar vermemeyi ve onu koruyarak bilimsel çalışmalarda bulunmayı gerektirir.

Bilimsel Gelişmelerin Amacı: İnsanlığa Hizmet

İslam dünyasında bilimin amacı, Allah’a yakınlaşmak ve insanlığa hizmet etmektir. Tıp, mühendislik ve astronomi gibi alanlardaki gelişmeler, bu anlayışın somut örnekleridir. Örneğin:

  • Tıp: İnsan sağlığını korumak, Allah’ın insana verdiği can emanetine saygı göstermektir.
  • Astronomi: Namaz vakitlerinin ve kıblenin belirlenmesinde bilimsel bilgi gereklidir.

İslam’ın Bilimsel Düşünceye Katkısı

İslam, bilimin sadece bir bilgi toplama çabası değil, aynı zamanda Allah’ın büyüklüğünü ve yaratılıştaki hikmeti anlama süreci olduğunu öğretir. Bu yaklaşım, bilimin maneviyatla birleşmesini sağlayarak İslam medeniyetinde büyük bilimsel gelişmelerin temelini oluşturmuştur.


İslam Dünyasında Bilimsel Gelişmelerin Ana Kaynakları

İslam dünyasının bilimsel başarılarının temelinde birkaç önemli faktör bulunmaktadır. Bunlar, dinin bilgiye verdiği yüksek değer, Kur’an ve Sünnet’in ilham kaynağı olarak bilimsel çalışmaları teşvik etmesi, medrese ve kütüphane gibi eğitim kurumlarının yaygınlığı, tercüme hareketleriyle farklı medeniyetlerin bilgi birikiminin aktarılması ve vakıf sisteminin bilimsel araştırmaları desteklemesi gibi unsurları kapsamaktadır.

Kur’an ve Sünnetin Yol Göstericiliği

Kur’an-ı Kerim, İslam dünyasındaki bilimsel çalışmaların ilk ve en önemli kaynağı olmuştur. Allah’ın evreni ve insanı yarattığını vurgulayan ayetler, insanları doğayı anlamaya ve araştırmaya teşvik etmiştir. Örneğin, “Göklerin ve yerin yaratılışı, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde akıl sahipleri için ayetler vardır” (Ali İmran Suresi, 190) ayeti, kainatı anlamanın bir ibadet olduğunu hatırlatır.

Sünnet ise bilimsel çalışmaların pratik yönünü teşvik etmiştir. Hz. Muhammed, bilgi edinmenin ve öğrenmenin farz olduğunu belirtmiş, “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” gibi sözleriyle bilimin önemine dikkat çekmiştir.


İslami Eğitim Sisteminin Rolü

İslam dünyasında bilimsel gelişmelerin en büyük destekçilerinden biri, medrese sistemi olmuştur. Medreseler, sadece dini bilgilerin öğretildiği değil, aynı zamanda felsefe, matematik, astronomi ve tıp gibi bilim dallarının da ele alındığı merkezlerdir.

  • Beytü’l-Hikme: Abbasiler döneminde Bağdat’ta kurulan bu bilim merkezi, dünyanın dört bir yanından bilim insanlarını bir araya getirerek çeviri ve araştırma çalışmalarını desteklemiştir.
  • Endülüs ve Kurtuba Medreseleri: İslam medeniyetinin Batı’ya açılan kapıları olan bu medreseler, matematik ve tıp başta olmak üzere pek çok alanda Batı’yı etkileyen eserlerin üretildiği yerler olmuştur.

Tercüme Hareketinin Etkisi

İslam dünyasındaki bilimsel gelişmelerin ana kaynaklarından biri de tercüme hareketidir. Abbasi Halifesi Memun döneminde özellikle Yunan, Hint ve Pers bilim ve felsefe eserleri Arapçaya çevrilmiştir.

  • Yunan Bilimi: Aristo ve Platon gibi filozofların eserleri İslam dünyasına kazandırılmış ve Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi bilim insanları tarafından geliştirilmiştir.
  • Hint Matematiği: Hintlilerden alınan sıfır kavramı ve ondalık sistem, İslam matematikçileri tarafından geliştirilerek Batı’ya aktarılmıştır. Sıfır kavramının kökeni Hindistan’a dayanmakla birlikte, bu önemli matematiksel yenilik Müslüman bilim insanları tarafından geliştirilerek daha geniş bir sistem haline getirilmiştir. Hint matematikçileri sıfırı ilk kez sayı sistemine dahil ederken, Müslüman matematikçiler bu kavramı cebir ve aritmetik işlemlerinde etkili bir araç olarak kullanmışlardır. Özellikle El-Harizmi gibi alimler, sıfırın ondalık sistemdeki rolünü güçlendirmiş ve bu bilgiyi Batı’ya aktarmışlardır. İslam dünyasında yapılan bu çalışmalar, sıfırın modern matematiğin temel taşı haline gelmesini sağlamış ve Avrupa’daki matematiksel gelişmelere büyük katkı sunmuştur.

Bilim İnsanlarının Çalışmaları

İslam dünyasında bilimsel gelişmeler, bireysel çalışmalarla da hız kazanmıştır. İslam âlimleri, hem dini hem de fen bilimlerinde çalışmalar yaparak büyük katkılar sağlamışlardır.

  • İbn Sina: Tıp alanında yazdığı El-Kanun Fi’t-Tıb adlı eser, Avrupa üniversitelerinde asırlarca ders kitabı olarak okutulmuştur.
  • El-Harezmi: Cebir biliminin kurucusu olarak kabul edilen Harezmi, matematikte köklü bir devrim yapmıştır.
  • El-Biruni: Astronomi ve coğrafya alanında yaptığı çalışmalarla dünya çapında tanınmış bir bilim insanıdır.

Vakıf ve İlim Kurumları

İslam dünyasında vakıf sistemi, bilimsel çalışmaları destekleyen önemli bir unsurdu. Bu sistem sayesinde medreseler, kütüphaneler ve bilimsel araştırma merkezleri finanse edilmiştir.

  • Vakıfların Önemi: Vakıf gelirleri, bilim insanlarına maaş bağlanmasını ve ücretsiz eğitim verilmesini sağlamıştır.
  • Kütüphaneler: Bağdat’taki Beytü’l-Hikme ve İskenderiye Kütüphanesi, İslam medeniyetinin bilgi birikimini koruyup geliştiren önemli yerlerdir.

Doğa ve Kainatın Araştırılması

İslam, kainatı Allah’ın bir kitabı olarak görür. Bu anlayış, bilim insanlarını gökyüzünü, yeryüzünü ve canlıları incelemeye yönlendirmiştir. Astronomi, optik, biyoloji ve kimya gibi alanlarda yapılan çalışmalar, bugün modern bilimin temellerini oluşturmuştur.

  • Astronomi: İslam dünyasında astronomi, hem dini pratikler (örneğin, namaz vakitlerinin belirlenmesi) hem de bilimsel merakla şekillenmiştir.
  • Kimya: Cabir bin Hayyan, kimya biliminin babası olarak tanınır. Modern kimyanın pek çok temeli onun çalışmalarıyla atılmıştır.

Bilim ve Din İlişkisi

İslam dünyasında bilim ve din hiçbir zaman birbirine zıt kavramlar olarak görülmemiştir. Bilimsel çalışmalar, Allah’ın varlığını ve büyüklüğünü anlamak için bir araç olarak değerlendirilmiştir.

  • İlahi Yaratılış ve Bilim: Doğa olaylarının incelenmesi, Allah’ın hikmetlerini anlamanın bir yolu olarak kabul edilmiştir.
  • İman ve Akıl: İslam, iman ve aklı bir arada kullanmayı teşvik etmiş, bu anlayış bilimsel ilerlemelerin önünü açmıştır.

Bilimsel Katkılar: Alanlara Göre İnceleme

İslam medeniyetinin bilime katkıları
İslamın altın çağı

İslam dünyasının bilimsel mirası, farklı disiplinlerde derin ve kalıcı etkiler bırakmıştır. Bu katkılar, modern bilimlerin temellerini atan birçok alanı kapsamaktadır. İşte İslam medeniyetinin öne çıktığı bilimsel alanlar ve bu alanlardaki katkıların ayrıntılı bir incelemesi:

Astronomi: Gök Biliminin Yükselişi

İslam dünyasında astronomi, özellikle ibadet vakitlerinin belirlenmesi ve kıblenin tayini gibi dini ihtiyaçlar doğrultusunda büyük bir gelişim göstermiştir. Gözlemevleri, İslam astronomisinin en önemli araştırma merkezlerinden biri haline gelmiştir.

  • Öne Çıkan İsimler: El-Battani, Ay ve Güneş hareketlerini yüksek doğrulukla hesaplamış; Nasirüddin Tusi, Tusi Çifti adı verilen bir mekanik modeli geliştirmiştir.
  • Eserler: Zic-i Senceri ve Zic-i Uluğ Bey gibi eserler, Batı astronomisinin gelişiminde kritik rol oynamıştır.

Tıp: İnsan Vücuduna Bilimsel Yaklaşım

İslam dünyasında tıp, hem teorik hem de pratik açıdan büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Hastaneler ve tıp okulları, sistematik bir şekilde bilgi üretim ve paylaşım merkezleri olmuştur.

  • İbn Sina’nın Etkisi: El-Kanun Fi’t-Tıb adlı eseri, hem Doğu’da hem Batı’da asırlardır tıp eğitiminin temel kaynaklarından biri olmuştur.
  • Cerrahinin Gelişimi: Zehravi, cerrahinin babası olarak kabul edilir ve cerrahi aletlerin tasarımı konusunda öncü olmuştur.

Matematik: Sayıların ve Denklemlerin Bilimi

İslam matematikçileri, matematikte yeni kavramlar geliştirerek modern bilimin temellerini atmıştır. Özellikle cebir ve trigonometri alanında yaptıkları çalışmalar, Batı dünyasında uzun süre etkili olmuştur.

  • El-Harezmi’nin Cebir Çalışmaları: Harezmi’nin eserleri, cebir teriminin Batı dillerine kazandırılmasına vesile olmuştur.
  • Trigonometrik Yenilikler: Sinüs ve tanjant gibi trigonometrik fonksiyonların kullanımı, İslam matematikçileri tarafından sistemleştirilmiştir.

Kimya: Deneysel Bilimin Doğuşu

Kimya alanında İslam bilginleri, hem deneysel yöntemleri geliştirmiş hem de modern kimyanın temellerini atmıştır.

  • Cabir bin Hayyan: Modern kimyanın babası olarak kabul edilen Cabir, damıtma ve kristalleştirme gibi teknikleri geliştirmiştir.
  • Farmakoloji: İslam dünyasında ilaç yapımı ve bitkisel tedavi yöntemleri üzerine yazılmış çok sayıda eser bulunmaktadır.

Coğrafya ve Haritacılık

Coğrafya, İslam medeniyetinde pratik bir bilim dalı olarak büyük önem kazanmıştır. Hac yollarını haritalandırma ve İslam dünyasını tanımlama çalışmaları, coğrafya biliminin gelişimine yön vermiştir.

  • İbn Battuta’nın Seyahatnamesi: Bu eser, dönemin coğrafi ve kültürel zenginliklerini kayıt altına almıştır.
  • El-İdrisi’nin Haritaları: Coğrafya ve haritacılıkta yeni bir dönemi başlatan el-İdrisi, Avrupa’da uzun yıllar kullanılan haritalar hazırlamıştır.

Felsefe ve Bilimsel Düşünce

İslam felsefesi, Yunan felsefesinin yorumlanması ve geliştirilmesiyle bilimsel düşüncenin temellerini güçlendirmiştir.

İlim ve Hikmet Anlayışı: İslam düşüncesinde ilim, sadece dünyayı anlama çabası değil, aynı zamanda insanın Allah’a yakınlaşma yoludur.

Farabi ve İbn Rüşd: Felsefe ile bilimi birleştiren çalışmalar yapmış, Batı skolastik düşüncesi üzerinde büyük etkiler bırakmışlardır.


İslam Dünyasındaki Bilimin Batı’ya Etkisi

İslam dünyasının bilimsel başarıları, Batı dünyasında Rönesans’ın temellerini atan kritik bir rol oynamıştır. Orta Çağ boyunca Avrupa, birçok alanda durağan bir dönem geçirirken, İslam dünyası bilimsel ve kültürel bir altın çağ yaşamaktaydı. Bu dönemde, İslam alimlerinin çalışmaları tercüme hareketleri, eğitim sistemleri ve bilimsel yöntemlerin Batı’ya aktarılması yoluyla modern bilimin gelişimine yön verdi.

Bilgi Aktarımı: Tercüme Hareketlerinin Rolü

İslam dünyasının bilimsel bilgi birikimi, özellikle 12. ve 13. yüzyıllarda, Latinceye yapılan çeviriler aracılığıyla Batı’ya taşındı. Bu süreçte Müslüman alimlerin antik Yunan, Roma, Hint ve Pers bilimlerini harmanlayarak geliştirdiği bilgiler büyük önem taşıdı.

  • Toledo Tercüme Hareketi: İslam eserleri, özellikle İbn Sina, İbn Rüşd, Farabi ve El-Harezmi gibi alimlerin yazıları, Toledo’da Arapçadan Latinceye çevrilerek Batı üniversitelerinde okutulmaya başlandı.
  • Başlıca Eserler: İbn Sina’nın El-Kanun Fi’t-Tıb adlı eseri Batı’da tıp eğitiminin temelini oluştururken, El-Harezmi’nin cebir çalışmaları matematik literatürüne büyük katkı sağladı.

Bilimsel Yöntem: Deneysel Araştırmaların Etkisi

İslam bilginlerinin, deney ve gözleme dayalı bilim anlayışı, Avrupa’nın skolastik düşünceden modern bilime geçiş sürecinde büyük bir etki yarattı.

  • Öncü Alimler: Cabir bin Hayyan’ın kimyadaki deneysel çalışmaları ve İbn Heysem’in optik üzerine yaptığı incelemeler, bilimsel yöntemin gelişiminde Batı’ya rehberlik etti.
  • Optik Bilimi: İbn Heysem’in Kitabü’l-Menazir adlı eseri, Batı bilim insanlarının optik ve fizik üzerine çalışmalarını şekillendirdi.

Eğitim ve Kurumsallaşma: Medreselerden Avrupa Üniversitelerine

İslam dünyasında medreseler, sadece dini eğitim değil, aynı zamanda bilimsel araştırmaların yapıldığı kurumlar olarak işlev gördü. Avrupa’daki üniversitelerin kuruluşunda bu eğitim sisteminin etkileri görülmektedir.

  • Nizamiye Medreseleri: İslam dünyasındaki bu eğitim kurumları, Batı’da Bologna ve Paris gibi ilk üniversitelerin organizasyon modeline ilham kaynağı oldu.
  • Eğitim Müfredatı: Matematik, astronomi, tıp ve felsefe gibi alanlarda yapılan eğitimler, Avrupa’daki öğrenim programlarına dahil edildi.

Rönesans ve Reform Sürecine Katkılar

İslam biliminin Avrupa’ya etkisi, Rönesans ve Reform hareketlerinin temel taşlarını oluşturdu.

  • Felsefi Bağlantılar: İbn Rüşd’ün Aristoteles yorumları, Batı’daki skolastik felsefenin yeniden yorumlanmasına yol açtı ve Thomas Aquinas gibi düşünürler üzerinde etkili oldu.
  • Matematik ve Astronomi: Kopernik, Galileo ve Kepler gibi Batılı bilim insanlarının çalışmaları, İslam biliminin matematik ve astronomideki mirasından yararlanmıştır.

Sanayi Devrimi ve Modern Bilime Uzanan Süreç

İslam dünyasından Batı’ya aktarılan bilimsel bilgi, modern bilimin ve Sanayi Devrimi’nin yapı taşlarını oluşturmuştur.

Tıpta Gelişmeler: İslam dünyasındaki cerrahi yöntemler ve ilaç geliştirme teknikleri, Batı tıbbının gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.

Teknoloji ve Mekanik: İslam mühendisleri tarafından geliştirilen mekanik aletler, Batı’da teknolojiye dayalı uygulamaların önünü açmıştır.


İslam’ın Bilim Tarihindeki Yeri

İslam’ın bilim tarihindeki yeri, sadece bir döneme ait gelişmelerle sınırlı değildir; bu miras, bilimsel düşüncenin evrimine yaptığı katkılarla evrensel bir anlam taşır. İslam dünyası, tarih boyunca bilgiye olan yaklaşımıyla, bilimi bir arayış değil, tevhid anlayışının bir yansıması olarak görmüştür. Bu bakış açısı, antik dönem bilgilerini koruyup geliştirmenin ötesinde, yeni bir bilimsel paradigma oluşturmuştur.

İslam bilginleri, bilimin yalnızca teorik bir bilgi birikimi olmadığını, aynı zamanda insanlığın sorunlarına çözüm üretmesi gereken bir araç olduğunu savunmuşlardır. Gözlem ve deneylere dayalı bilimsel yöntemlerin temelini atan bu anlayış, modern bilimin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Matematik, astronomi, tıp, kimya ve mühendislik gibi alanlarda yapılan çalışmalar, sadece İslam dünyasında değil, Batı’da da yeni ufuklar açmıştır.

Batı’nın skolastik düşünceden modern bilimsel yönteme geçişi, büyük ölçüde İslam dünyasının katkılarıyla gerçekleşmiştir. Tercüme hareketleri aracılığıyla aktarılan bilgiler, Rönesans’ın başlangıç noktalarından biri olmuş; İslam bilim insanlarının çalışmaları, Avrupa’daki düşünürlere ilham vermiştir. Bu bilimsel etkileşim, kültürler arası bir köprü oluşturarak, bilimsel bilginin evrenselliğini göstermiştir.

İslam’ın bilim tarihindeki yeri, aynı zamanda etik ve manevi bir çerçeve sunar. Bilimsel gelişmelerin, insanın hem kendisi hem de çevresiyle uyumlu bir yaşam sürmesini desteklemesi gerektiği fikri, bugün dahi güncelliğini korumaktadır. Modern dünyanın karşı karşıya olduğu etik sorunlar, İslam’ın bilime yüklediği bu ahlaki sorumluluk anlayışını yeniden değerlendirme gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, İslam medeniyetinin bilim tarihine katkısı, bilgi üretimiyle sınırlı değildir; bu katkı, bilimin insani ve manevi boyutlarını vurgulayan bir yaklaşımı içermektedir. Bu anlayış, insanlık için sadece geçmişte değil, gelecekte de bir rehber olmaya devam edebilir.

Scroll to Top